BASINA VE KAMUOYUNA
Gaziantep de 22.12.2021 tarihinde yaşanan kamuoyuna yansıması ile hepimizi derinden sarsan, üzücü olay nedeniyle öncelikle yaralanan küçük kız çocuğumuza ve ailesine geçmiş olsun diliyor, en kısa zamanda iyileşmesini temenni ediyoruz. Bu elim olay,yeniden hayvanları ve haklarını gündemimize taşımıştır. Öncelikle söz konusu yaşanan olayda, sokak köpeklerinin olaya dahlinin olmadığını ifade ediyor, bu sebeple sokak hayvanlarının hedef haline getirilmesini kabul etmiyoruz.
Beslenmesi ve yetiştirilmesi yasak olan ırkların saldırgan hale getirilmesi insan kaynaklıdır. Şayet bu olayda bir hedef belirlenecek ve etkin bir mücadeleye girişilecekse ise mücadele bu yasak ırkları üretenler, çoğaltanlar, satışını yapanlar ve bunları saldırganlaştıran kişilerle olmalıdır.
Cumhurbaşkanlığının açıklaması ile yasak ırklarla mücadele etmesi gereken sorumluluklarını yerine getirmeyen kişi ve kurumlar hedef olmaktan çıkarılarak mesele sokak hayvanları üzerine taşınmıştır.
Oysa ki; şu an ülkemizde belediye barınaklarının tam kapasite ile dolu olduğu, köpeklerin beslenme maliyetleri yüzünden yönetmeliğe aykırı olarak yaşama olanaklarına imkân olmayan ormanlık alanlara, yaban hayatı yaşam alanlarına ve diğer doğal alanlara bırakıldığı ve bu alanlarda açlıktan ve soğuktan donarak acı çekerek öldükleri bilinmektedir. Öte taraftan yine birçok barınağın denetimi ve bakımı yapılmadığı için gençlik hastalığı ve benzeri salgın hastalıklarla köpeklerin öldüğü, buraların adeta ölüm kampına dönmüş olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Bilindiği üzere; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 6. maddesi uyarınca “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” kuralı hüküm altına almıştır.
Yine 12.06.2006 tarihli Hayvanların korunmasına dair yönetmeliğinin 21. maddesi d bendi uyarınca “Geçici bakımevlerinde on gün süre ile gerekli duyurular yapıldığı halde sahiplendirilemeyen hayvanlar kontrolleri, aşıları ve tıbbî müdahaleler ile kısırlaştırılmaları yapıldıktan ve operasyon yaraları kapandıktan en az yedi gün sonra kayıt altına alınıp, müdahale görmüş olduklarını gösteren işaretleri üzerlerinde olacak şekilde veteriner hekimin onayıyla alındıkları ortama geri bırakılır. Bu ortamlarda belediyeler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde besleme odakları kurar ve hayvanların beslenmesine yardımcı olur. Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.” hükmü amirdir.
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinde ise hayvanların yaşam alanının sokaklar olduğu ve yaşam alanlarından koparılamayacakları açıkça belirtilmiştir.
Bu anlamda Cumhurbaşkanının açıklaması ile kanuna ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak söz konusu bu olaya hiçbir dahili olmayan sokak hayvanlarının toplanması çalışmasını ve teşvik edilmesini hukuki bulmuyor, kabul etmiyoruz.
Benzer olayların yaşanmaması, tekrar yüreğimizin yanmaması için biz barolar olarak;
- Seferberlik anlayışı ile yasak ırkları üretenler ve saldırgan hale getirenler ile mücadele edilmesini,
-Evcil hayvanların gezdirilmesi için belediye sınırları içinde şehir merkezlerinde köpek oyun parklarının kurulmasını,
-Sokak hayvanlarının barınaklarının tıbbi ve bilimsel nitelikleri havi biçimde arttırılması ve mevcutların ise tıbbi ve bilimsel niteliklerde rehabilitesini,
-Mevcut tıbbi ve bilimsel veriler ışığında kısırlaştırarak saldırganlaşmalarının da önlemesini,
-Hem sokakta yaşayan hem de barınaklarda bulunan hayvanların düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasını bunun için de mobil bakım istasyonlarının kurulmasını ve yaygınlaştırılmasını,
-Bu önleyici ve hayvan haklarına uygun tedbirlerin merkezi olarak da denetiminin sağlanmasını öneriyoruz.